Friday, June 5, 2009

Phony phony phony phony.

Unutulmaz Holden Caulfield söylemlerinden biri de "phony" kelimesidir. Herkes için söyler bunu, özellikle de yetişkinleri nitelemek için kullanır bu sıfatı. Sahtedirler çünkü hepsi Holden'a göre. Boş hevesler peşinde koşturup ona buna hava atmak için, birbirleriyle sidik yarışına girip galip çıkmak için uğraşıp durur bu yetişkinler. Hayatlarının monotonluğu, sıradanlığı bu yetişkinlerin kişiliklerini de birbirine benzer hale getirir. Bir de bakmışsın ki, çocukluklarındaki masumlukları, kendilerine özgü hayat anlayışları yok oluvermiş. İşte bunu bizzat görüyorum ben de. Çok uzağa bakmaya gerek yok, kafamı sağa sola çevirmem yeterli. Her yerdeler çünkü. Abartılı tepkileriyle, suratlarındaki kalıplaşmış belli başlı ifadeleriyle, gözlerinden sahtelik akan gülümsemeleriyle.. Büyümekten soğuyorum sırf bu yüzden. Hiçbir halleri doğal olmayacaksa kendileri olmalarının ne anlamı var bunu anlamıyorum. Hatta varlıklarının ne anlamı var ki o zaman ? Yok işte, hiçbir anlamı yok. Neden içtenliğe yer yok bu dünyada? Bu kadar mı zor gerçekten ne hissettiğini, düşündüğünü başkalarıyla samimi olarak paylaşmak? Herkes bir şeylerin arkasına saklanıp gizliyor samimiyetini.. Maske takar gibi. Anlam veremiyorum. Politika dedikleri şey bu olsa gerek. Hiç beceremedim, beceremeyeceğim de. İstemem de zaten. Bence gerçekten lüzumsuz bir şey. Hayatta işe yarıyormuş, yarasın. Her şey işe yaradığı için yapılmaz, bu da onlardan bence. Bana kendimi kötü hissettirecek bir şeyi sonunda ne olursa olsun yapmak istemem. Aynaya baktığım zaman, kendimi görmek istiyorum ben, başka birinin yerimi ele geçirmiş olmasının fikri bile ürkütücü. Gerçi düşününce şimdi, eskiden tam tersiydim. Dışarıdaki ben, ben değildim. Rol yapıyordum kimi zaman, olmadığım birinin görüntüsüne bürünürdüm kimi zaman da. Bunu neden yaptığıma gelince, lisenin ilk dönemlerinin beraberinde getirdiği bir bunalım vardı üzerimde dürüst olmam gerekirse. Ne istediğimi bilmez bir halde geziniyordum etrafta. Kendimi arıyordum belki de. Böylece kendimi ve gerçekten ne olduğumu göstermeyi reddedip farklı bir "ben"i oynuyordum. Bu ilginç ve tatsız dönem geçince, farkına vardım ki, kendime ait olmayan birinin rolünde olmam anlamsızlıktan başka bir şey değil. Mantıksız olması bir yana, mutlu eden bir şey değil ki bu insanı. Neticede kendimi saklama huyumu bıraktım bir kenara uzun bir zaman önce. Oysa ki insanlarda bu durum tam zıt haliyle gözleniyor. Daha küçük yaşlarında kendileri gibiyken, sonradan zaman geçtikçe "çevreye uyum sağlamak" amaçlı bir değişim geçiriyorlar ve buna da "büyüme" diyorlar. Hiçbirimiz büyümesek olmaz mıydı? Belki dünya çok daha yaşanılır bir yer olabilirdi "dahi yetişkinlerimiz" olmadan, kim bilir..

2 comments:

  1. ben büyümüştüm : ) ya da çevreye uyum sağlamıştım :D ben politik de olmuştum! ben bir dahi yetişkinim :(

    ReplyDelete
  2. Hayır hayır, o sen değilsin, seni kastetmedim. O yüzden zaten sen hep "büyüdüm ben" dediğinde, "hayır sen büyümedin, içinde bulunduğun durum farklı" diye düzeltiyorum seni.

    ReplyDelete